24 Temmuz 2013 Çarşamba

Menenjit aşısı:Menactra



Menenjit salgınını duyduğumuzdan beri Uras'a aşı yaptırmak istiyorduk. Ama bizim her şeyi erteleme huyumuz vardır, aşıyı bir süre araştırıp bırakmıştık.
Geçtiğimiz ay Uras'ın RSV hastalığı tekrarlayınca 1 hafta hastanede yattı, iyileşip kontrol için tekrar hastaneye gittiğimizde doktorumuz Ela Tahmaz Menactra aşısından bahsetti. Yaptırmamızı önerince (ki doktorumuza sonsuz güveniyoruz) zaten istediğimiz için hemen yaptı.

Küçük bebeklere 2 doz uygulanıyormuş 9. ve 13. aylarda, 2-11 yaş arasındaki çocuklara tek doz uygulanıyor.
Aşı hakkında uzun uzun konuştuk, çünkü daha önce hıb ve pnömokok aşıları yapılmıştı 4 doz ve bunlar menenjitten korunmak içindi.Neden şimdi Menactra diye sordum.

Menenjite yol açan üç farklı bakteri varmış.Bunlar Hib, Pnömokok ve Meningokokal
Bu bakterilerden en sık görüleni Hib ve Pnömokok olduğundan dolayı sanırım devlet bu aşıları karşılıyor. Fakat Meningokokal daha az görülmesine rağmen daha tehlikeliymiş. Virüsün neden olduğu menenjit sağlıklı çocuğu 1 gün içinde öldürme potansiyeline sahipmiş.
Meningokokal menenjitin erken belirtileri, yaygın karşılaşılan solunum yolu enfeksiyonlarına çok benzediği için ayrım yapmak çok zormuş.Bulgular ortaya çıktığında ise çok geç olabiliyor maalesef...

Sağlıklı kişiler dahil her yaş grubu risk altında olmasına rağmen en çok etkilenenler bebek ve çocuklar, dolayısıyla aşı bizim için kaçınılmazdı.

Aşı Türkiye'ye yeni gelmiş olmasına rağmen dünyada 7 yıldır uygulanıyormuş. Okuyun, araştırın, doktorunuza danışın ve yaptırın derim ;) Koruyuculuğu diğer tüm aşılar gibi %100 olmasa da içimi rahatlattı...

Güncelleme...

Eczacı bir arkadaşımla da bu konuyu konuştuk ve onun verdiği bilgileri aynen aktarıyorum;
''Türkiye'de en çok rastlanan menenjit türü pediatrik akut bakteriyel menenjite en çok meningokoklar sebep oluyor ve genellikle 5 yaş altı çocukları vuruyor..5 yaş altı çocuk ölümlerinin 10'da biri bu yüzden...yüksek bir oran bir ülke için. Menenjit beyin ve omurilik zarlarında iltihaplanmaya veya meningokoksemi denilen kan enfeksiyonuna yol açıyor.Menactra 9 ay-11 yaş arası çocuklar için uygulanan ve uzun çalışmalar sonucu ruhsatlandırılmış..Dünyada aşı üretiminde lider olan Sanofi Pasteur'un aşısı.İlk doz 9-23 ay arası yapılmalı.İlk dozdan sonra hastalığa yakalanma riski ortalama %90 oranında azalıyormuş yapılan çalışmalarda.Neisseria Meningitidis bakterisinin sebep olduğu menenjit 24 saatte öldürebiliyor bir çocuğu..İlk doz yapıldıktan 30 gün sonra 2. doz uygulanmalı.Eğer 2 yaşın üzerindeyse tek doz uygulanabiliyor..

Bence hiç tedirgin olunmamalı. Bu aşıyı diğer aşılarla eş zamanlı veriyorlar; karma MMRV (kızamık,kabakulak,kızamıkçık,su çiçeği aşısı) veya konjuge pnömokok aşısı PCV7 ile uygulandığında % 81-98 arası koruma sağlıyormuş. Menactra PCV7'nin etkinliğini azaltmıyor,bilimsel verilere geçecek bir etki değil bu,diğer karmaya kanıtlanan hiç bir bağışıklık etkisini azaltma gibi bir veri yok zaten. Bence menenjit aşısı diğerlerinden biriyle uygulanmalı,sakınca yok..Daha önce 5'li karma aşı içinde menenjit aşısı olduğu için Menactra'ya gerek olmadığını düşünenler olabilir..Menactra farklı bir bakteri türüne hitap ediyor,dediğim gibi Türkiye'de en fazla rastlanan bakteriyel kökenli menenjite yani..O yüzden 5'li karma olan çocuklara da uygulanabilir. Fiyatı son haliyle 155 TL civarı.''

22 Temmuz 2013 Pazartesi

Defne=AŞK



Zar zor vakit bulup yazıyorum tabii bu normal bir saat değil gecenin 3'ü :) Şu anda yazmazsam bu hafta fırsat bulup tekrar bilgisayar başına oturamam yoğun geçiyor malum ramazan ayındayız...
Bu dönem en çok üzüldüğüm Defne oluyor, yemek davetleri, temizlik ve vaktimin büyük bir kısmı Uras ile geçiyor.Defne için yapabildiğim emzirmek, alt değiştirmek gibi temel ihtiyaçları ki bu bile aksıyor zaman zaman...Fakat herşeye rağmen sessizce bekliyor, kendi halinde oyunlar oynayıp duruyor.Uykusu geldiğinde parmağını emip uyuyor, uyanınca oyuna devam.
Aklım sürekli onda ve müthiş vicdan azabı çekiyorum, günler böyle geçiyor :( Gün 48 saat olsa ona da bol bol zaman ayırsam oyunlar oynayıp eğlendirsem...

Şöyle bir şey var ki; kalbim Defne'nin aşkıyla dolup taşıyor.Bayılıyorum, aşkım, canım herşeyim o, müthiş hayranım her zerresine aşığım.Durum böyleyken ona doya doya sarılacak zaman bulamamak ne acı...

Kendime her gece söz veriyorum sabah uyanıp hiç bir şey yapmadan günümü sadece çocuklarımla oynayarak geçireceğim diye ama mümkün mü? Hayır tabii ki...Nasıl düzelecek her şey, çözüm nedir bulabilsem...

Uras kreşe gitmiyor, eve gelen yardımcılarla anlaşamıyorum, ben hepsine yetemiyorum...

Kızım seni çok seviyorum, gözlerine baktığımda beni anladığını düşünüyorum ;) Söz sana çok daha fazla zaman ayırıp o şahane kokunu daha fazla içime çekeceğim.




10 Temmuz 2013 Çarşamba

Uras Neler Yapıyor?



2 Yaş Sendromunu atlatıp normale döndü :) Şimdilerde konuşmayı iyice öğrenip uzun uzun cümleler kuruyor.İletişim sıkıntısı yok artık herkes ne konuştuğunu anlıyor.Yalnız bu dönem her çocuk aynı mı bilmiyorum ama bizimki 1 saniye dahi susmuyor.Uyumadığı süre sürekli konuşuyor, hamilelik döneminde bu yüzden ağlamışlığım var :) Düşünsenize aynı cümleyi ard arda 10 kez tekrarlayıp hiç susmadan yanınızda konuşan birini, sinirlerim bozuluyordu.Her soruya cevap veriyorum, onu dinliyorum yüzüne bakarak konuşuyorum öğretiyorum.Sürekli onunla ilgileniyorum, bebeğin şimdilik sadece temel ihtiyaçlarını giderebiliyorum. Akşam babası işten geldiğinde Uras'la bir süre dışarı çıkıyorlar o saatlerde Defne'yle oynayabiliyorum.

Yemeğini yiyebiliyor fakat maalesef hamilelik döneminde çok ilgilenemediğimden çevremizdekiler çikolata sakız gibi tatlara fazlaca alıştırdılar. Şu anda Uras yemek seçmeye başladı bu yüzden, çikolata gibi bir lezzeti tattıktan sonra kerevizi yer elmasını yedirmem mümkün mü?
Siz siz olun kontrolü elden bırakıp çocuğunuzu tatlı yiyeceklere alıştırmayın, zararları bir yana sebzeden uzaklaştırıyor.
Ancak geçenlerde zeytinyağlı enginar pişirdim yemeğin yanına kişi sayısına göre, Uras oturup hepsini tek başına yedi ben mutluluktan bulutların üstündeydim.Hemen dondurucuyu enginarla doldurdum, mevsimi geçiyor ama ben stoktan yedireceğim.Bazen böyle şaşırtabiliyor ama genel olarak et seviyor babası gibi :)

Şimdilerde çok hızlı öğreniyor her şeyi, bunu değerlendirip İngilizce derslere başladık evde, akşam babasıyla 1 saat çalışıyorlar. Bir çok kelimeyi öğrendi, 10 a kadar sayabiliyor. Aç/kapa, soğuk/sıcak gibi kavramları da öğretiyoruz. Bu konuda BBC setlerinden yardım aldık. Uzun zamandır da İngilizce çocuk şarkıları dinletiyoruz, videolar izliyor. Bunlarda da renkler, sayılar, hayvan isimleri öğrendi.

Aslında bu yaz yüzme kursuna götürmeyi planlıyordum da bebekle pek mümkün görünmüyor, sanırım seneye kalacak. Suyu çok sevdiğinden kısa zamanda öğreneceğini düşünüyorum.

Urasça dilini babası dosya hazırlıyor ama bende şu anda aklıma gelenleri kaydedeyim biz çok seviyoruz, büyüyüp kelimeleri doğru söylediğinde sevinmemiz gerekirken üzüldüğümüz zamanlar oluyor.Çünkü çok tatlı konuşuyor.Neredeyse her anını videoya çekiyorum büyüdüğünde o da izlesin. O videoları DVD ye aktarıyoruz, diskette saklı, bilgisayarda vs her yere kopyalıyoruz çünkü çok önemli yangında ilk kurtarılacaklardan :)


Dönep= Gömlek
Pantol= Pantolon
Otobit= Ayakkabı :)
İslat nenne= Islak mendil
Çuuuba= Çikolata
Öpel
Tiyon= TV
Uuufat= Mutfak


Şu anda bu kadar hatırlayabildim yine eklerim.Bu arada Uras'a bu ay menenjit aşısı yapıldı.Türkiye'ye yeni gelmiş; Menactra...Bu aşıyla ilgili detaylı bilgiler bir sonraki yazımda olacak.Belki doktorumuzla bu konuda röportaj yapabilirim.





9 Temmuz 2013 Salı

Tanıştırayım; Defne Hanzade ;)




Çok uzun süredir yazamadım oysa ne çok değişiklik oldu hayatımızda atlamadan zamanında yazmalıydım diye kendime kızıyorum sık sık...Fakat hamileliğim çok zor geçti canım bilgisayar başına geçip uzun uzun oturmak istemiyordu, zaten Uras'ta buna izin vermezdi. Çünkü 2 yaş teröründen nasibimizi fazlasıyla aldık. Uras bambaşka bir çocuk olmuştu saldırgan, tatminsiz, günde milyon kez hayır diyen dönemi yaşadık atlattık. Kötü tarafı hamileliğime denk gelmesiydi zaten oldukça hassastım Uras ağladıkça bende ağlıyordum. Şu anda hatırlamak bile istemediğim beni oldukça zorlayan dönemi kapattık.

Kızımız 4 ay önce 10 Mart 2013 tarihinde dünyaya geldi. İnanılmaz uyumlu, sakin ve şaşırtıcı derecede güler yüzlü beni hiç yormayan bir prenses ;)
O'nun dünyaya gelmesiyle bende hamilelik bunalımından kurtuldum, ilginçtir Uras'ta sakinleşti. Şu anda her şey çok güzel. Hep böyle devam etmesi temennisiyle...

Tabii doğumdan sonra zor günler geçirmedik değil, ilk 40 gün gaz sorunu uyku düzensizliği beni ben olmaktan çıkarmıştı.Uras'a tahammül edemiyordum çünkü çok uykusuz ve yorgundum.Doğumdan 20 gün sonra kreşe başlattık.İlk ay şahane geçti, sorunsuz gidip geliyordu, sonra sanırım sıkıldı her sabah evden çıkmamak için ağlayıp kendini yerlere atmaya başlayınca haftada bir kaç gün göndermeyelim benimle olsun dedim.Sonrasında yine uzun süren bir gribe yakalandı, geniz akıntısı başladı ve yine hastanede yatış!1 Hafta yattı ben bebekten dolayı yanında kalamadım babamız gündüz iş gece hastane derken çok yoruldu.Sonunda tam iyileşmeden taburcu olmasını talep ettik çünkü artık gündüz yanında kalacak kimseyi de ayarlayamadık.Evde ilaçlara devam edip Defne'ye bulaşmadan iyileştirdik.Umarım en azından bu yıl tekrarlamaz.

Uras kardeşini uzun süre yok saydı, görmezden gelip onunla ilgili konuşmadı bebek konusuna hep yorumsuz kaldı.Şimdi artık sahiplenmeye başladı fakat uzak duruyor ''bana dotunmasın anne'' diyor :)
Düşündüğümüzden kolay atlattık aslında, kıskançlık zarar verme gibi durumlar pek yaşanmadı.

Bebekten sonra kreşe vermek doğru muydu hayır değil aslında amaa ben gerçekten bakamıyordum.Gece bebek uyutmuyor, gündüz Uras uyutmuyordu.Zor günlerimde kreşte olması ikimiz içinde daha iyi oldu.2 aylık kreş maceramız oldu, hastalıktan sonra ara verelim dedik ama oldukça uzun bir ara oldu ne yapacağımız konusunda kararsızız.
Bir yanım devam etsin sosyalleşsin dese de diğer yanım anne kuzusu o daha yanımda kalsın zaten okula başladığında uzun yıllar sürecek, en güzel dönemlerini bensiz geçirmesin diyor.Zaten o da isteksiz, bilemiyorum...

Defne Hanzade'nin doğum ve isim hikayesini daha sonra yazacağım(umarım uzun ara vermem).2.kez anne olmak nasıl bir duygu diye soranlara şunu söyleyebilirim; ilkinden farksız aynı heyecan, aynı mutluluk, tek fark tecrübeli olmamız.
Mis kokulu kızım şu anda tatlı tatlı uyuyor, bir yandan izleyip bir yandan yazıyorum.Uyanık olsa ona baktığımı fark ettiği anda kocaman gülücükler saçardı :) Bayılıyorum gülüşüne meleğim, ömrün boyunca hep böyle gül, mutluluklar içinde uzun ömür diliyorum sana da Baby Uras'a da ;)